Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Wuhan bölgesinde 2019 Aralık sonlarından itibaren saptanan pnömoni olgularının yeni tip bir koronavirüs ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.1 Dünya Sağlık Örgütü yeni koronavirüs ailesinin neden olduğu hastalıklar için Koronavirüs hastalığı-2019 “(COVID-19)” terimini önermektedir.2 Dünya genelindeki birçok ülke, COVID-19 pandemisini kontrol altına alabilmek amacıyla sosyal izolasyon ve kişiler arası iletişimde belli bir mesafenin gözetilmesi için önlemler almıştır.3,4 Küresel çapta uygulanan sosyal izolasyon ve karantina önlemleri pandeminin yayılma hızını düşürebilse de bireylerin beslenme düzenlerini etkileyebilmektedir.5,6 Sosyal izolasyon ve karantina altındaki bireylerin taze gıdalardan çok paketlenmiş ve uzun ömürlü gıdaları tercih ettikleri, bu beslenme tarzının sağlıksız olduğu ve tıbbi sorunların riskini artırabileceği bildirilmiştir.7,8 Pandemi sürecinde dünyada ve ülkemizde yoğun bir korku, panik ve endişe iklimi hakim olmuştur. Diğer yandan hem çocuklar hem de erişkinlerde, psikiyatri kliniklerine başvuruların önemli bir kısmını anksiyete bozuklukları oluşturmaktadır. Yetişkin toplum örneklemlerinde, kendileri ve sevdiklerinin sağlığı ile ilgili yoğun endişe duyma ve bu endişeyi kontrol etme amaçlı basma kalıp güven arayışı davranışlarına yönelme yaygın olarak görülmektedir.9 Gerek doğal olarak gerekse insan eliyle ortaya çıkan travmatik olaylar, maruz kalanların ruh sağlığını bazen kalıcı olarak etkileyebilmektedirler.10-12 COVID-19 pandemisinde günlerinin büyük çoğunluğunu evde geçiren ebeveynlerin duygularını çocuklarına yansıtmaları beklenebilir.13 Ebeveyn tutum ve davranışları da çocukları etkileyebilmektedir.14 Çocuklar, hem pandemi sürecine daha hassas olabilir hem de ebeveynlerinin yansıtabilecekleri olumsuz duygular nedeniyle ruhsal bozukluklar ve sorunlar için artmış risk gösterebilirler.15 Dolayısıyla, pandemi sürecinin ülkemizde ve dünyada aile içi iletişim ve etkileşime etkilerini belirleyebilmek için ek araştırmalar gerekmektedir. Çalışmamızın amaçları COVID-19 salgının birinci ayında, A) Çocukların yeme düzenlerini değerlendirmek, B) Ebeveynlerin kendileri ve çocuklarına koronavirüs bulaş riskine yönelik kaygı düzeylerini ve bu kaygıyla ilişkili etkenleri belirlemektir. Gereç ve Yöntem Bu çalışma çok merkezli (n=8) ve kesitsel olarak planlanmıştır. Çalışmanın etik kurul onayı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan alınmıştır (no: 2020/08-23 tarih: 27.04.2020). Çalışma kapsamında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Medeniyet Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Erzurum Üniversitesi Tıp Fakültelerinin Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Klinikleri ile Erenköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ödemiş Devlet Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları kliniklerine yapılan başvurular değerlendirilmiştir. Çalışma merkezlerine başvuran 6-18 yaş arası çocukların ailelerinden çalışmaya katılmayı kabul edenlere bilgilendirilmiş gönüllü olur formu ve anketleri içeren bilgi e-posta veya anlık mesajlaşma uygulamaları üzerinden iletilmiştir. Çalışmaya dahil edilme ölçütleri; 6-18 yaş arasında olmak ve anne ve babasıyla birlikte yaşamaktır. Dışlama ölçütleri, çalışmaya katılımı reddetmek, <6 yaş veya >18 yaş olmak, psikiyatrik tanı almak ve psikotrop ilaç kullanmak olarak belirlenmiştir. Çalışmada yeme düzeni ve ailelerin yaşadıkları kaygı düzeyine yönelik form klinisyenler tarafından hazırlanmış, Google anket uygulaması (docs.google.com > forms) ile elektronik olarak düzenlenmiş ve e-posta veya anlık mesajlaşma uygulamaları ile ailelere iletilmiştir. Formda anketi dolduran ebeveynin yaşı ve eğitim düzeyi, çocuğun yaşı, cinsiyeti, oturulan yer gibi sosyodemografik değişkenlerin yanısıra, salgın öncesi çocuğun yeme düzenine dair ailelere “Çocuğunuzun yeme düzeni koronavirüs salgını öncesi nasıldı?” şeklinde soru yöneltilmiş ve likert tipi bir ölçekte “iyi” “kötü” ve “orta” şıklarıyla cevap verilmesi istenmiştir. Yine salgın sonrası çocukların yeme düzenine yönelik olarak ailelere “Çocuğunuzun yeme düzeni koronavirüs salgını sonrası nasıl oldu” şeklinde yöneltilmiş ve “değişmedi”, “daha iyi oldu” ve “daha kötü oldu” seçeneklerini cevaplamaları istenmiştir. Koronavirüs bulaşmasına yönelik kaygı düzeyini belirlemek amacıyla ailelere “Sizin ve çocuğunuzun koronavirüs bulaşması ile ilgili kaygı düzeyiniz nedir?” sorusu yöneltilmiş ve “az” ve “çok” şeklinde cevaplamaları istenmiştir. İstatistiksel Analiz Veriler SPSS 22.0 (SPSS Inc., Chicago, IL., USA) aracılığı ile hazırlanan bir veri tabanına girilmiş ve tanımlayıcı istatistikler ile değerlendirilmiştir. Nominal veriler arası karşılaştırmalarda ki-kare testi uygulanmış ve gerektiğinde Yates ve Fisher’s düzeltmeleri kullanılmıştır. Sayısal verilerin gruplar arası karşılaştırılabilmesi için bağımsız gruplar için Student’s t-testi kullanılmıştır. Anlamlılık için p değeri 0,05 olarak alınmış ve tüm karşılaştırmalar çift yönlü olarak yapılmıştır.
Devamı için tıklayınız.
Leave a comment